Yemen'deki Husi milisleri, 2023 yılının Eylül ayında İsrail'in Tel Aviv şehrindeki Ben Gurion Havalimanı’nı balistik füze ile hedef aldıklarını duyurdu. Bu haber, hem bölgedeki gerilimi artırdı hem de uluslararası kamuoyunda geniş yankı buldu. Husi liderleri, saldırıların İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarına bir tepki olarak gerçekleştiğini ifade etti. Bu durum, Orta Doğu'daki dengeleri değiştirebilecek önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Yemen'de yıllardır devam eden iç savaşın parçası olan Husi hareketi, İran’ın desteklediği gruplardan biridir. Husiler, son yıllarda İsrail'e karşı sert bir söylem geliştirerek, bölgedeki diğer gruplar ile işbirliği yapma çabalarını artırmışlardır. İran, Husilere teknik ve mühimmat desteği sağlarken; Husi liderleri bu yardımları, savaş yeteneklerini artırmak için kullanmaktadır. Bu saldırı, Husilerin yalnızca Yemen’de değil, Orta Doğu’da da etkili bir güç olma niyetlerini gösteriyor.
Ben Gurion Havalimanı'nın hedef alınması, Husilerin İsrail'e karşı daha iddialı bir tutum sergilediğinin bir göstergesi. Bu durum, İsrail için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Zira, Ben Gurion Havalimanı, İsrail’in en işlek ve uluslararası bağlantıları en fazla olan havalimanıdır. Dolayısıyla, bu tür bir saldırının gerçekleşmesi, turizm ve ticaret açısından büyük tepkilere yol açabilir.
Saldırının hemen ardından, İsrail hükümeti güvenlik toplantıları düzenlemeye başladı. Başbakan, uluslararası toplumdan bu duruma karşı ortak bir duruş sergilemesini isterken, özellikle ABD’nin desteğine vurgu yaptı. ABD ve diğer Batılı ülkeler, Husi milislerin saldırılarını kınadı ve bölgedeki gerilimin artmasına karşı uyarılarda bulundu. Ancak, bölgedeki diğer güçler, bu saldırıyı bir fırsat olarak değerlendirip, kendi politikalarını yeniden şekillendirme çabası içerisine girdiler.
Husilerin bu yeni gelişmelerle birlikte daha fazla askeri güce erişmesi, yalnızca İsrail için değil, bölgedeki diğer ülkeler için de bir tehdit unsuru haline geldi. Özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Husilerin askeri kapasitesinin artışına karşı endişelerini dile getirdiler. Bu durum, Orta Doğu’daki güç dengelerini etkileyebilir.
Sonuç olarak, Husilerin Ben Gurion Havalimanı’na balistik füze ile gerçekleştirdiği saldırı, sadece bir askeri eylem olmanın ötesinde uluslararası ilişkiler için de ciddi bir değişim sembolü olacaktır. Saldırının ardından yaşanacak gelişmeler, bölgedeki dinamikleri etkileyebilir ve yeni çatışmaların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle, husilerin sonraki adımları dikkatle izlenmelidir.
Bu saldırı, bölgenin geleceği ve uluslararası ilişkilerin seyrinde belirleyici bir rol oynayacağından, hem uzmanlar hem de siyasi liderler için büyük bir önem taşımaktadır. Orta Doğu'daki barış sürecinin yeniden tanımlanması gerektiği aşikar. Bu süreçte, diplomasi ve uzlaşmanın ne denli önemli olduğu, bir kez daha gözler önüne serildi.