Marmara Denizi'nde meydana gelen 3 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki sakinlerde paniğe yol açtı. 12 Ekim 2023 tarihinde, saat 14:30 sıralarında gerçekleşen sarsıntının merkez üssü, Marmara'nın sevilen noktalardan biri olan Tekirdağ'ın açıkları olarak belirlendi. Depremin derinliği 10 kilometre olarak ölçüldü. Bu büyüklükteki bir depremin hissedilmesi, doğal olarak halk arasında endişeye yol açtı ve gözler uzmanlara çevrildi. Bu yazımızda, depremin etkileri ve uzman görüşlerini derledik.
Marmara Bölgesi, Türkiye'nin en yoğun nüfuslu ve ekonomik olarak en önemli bölgelerinden biridir. Ancak bu yoğunluğun yanında, bölgenin deprem riski de oldukça yüksektir. Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın uzantısı üzerinde yer alan Marmara Denizi, sık sık meydana gelen depremler nedeniyle halkın dikkatini çekmektedir. Uzmanlar, meydana gelen depremlerin büyüklüğü ve sıklığının, bölgenin jeolojik yapısından kaynaklandığını belirtiyor. Marmara Denizi'nde meydana gelen her deprem yaşamı etkileyebilir; bu nedenle halkın, olası depremlerle ilgili bilinçlenmesi büyük önem taşıyor.
12 Ekim'deki 3 büyüklüğündeki deprem, Marmara’da bir tehlikenin daha habercisi olabilir. Deprem sonrası, Ulusal Deprem İzleme Merkezi’nden yapılan açıklamada, "Bu büyüklükteki depremler genellikle öncü sarsıntılardır. Ancak bu tür sarsıntıların ardından daha büyük bir depremin olup olmayacağı konusunda net bir şey söylemek mümkün değil. Dolayısıyla, bölge halkının dikkatli olması gerekiyor" ifadeleriyle, vatandaşları uyarıldı. Depremin hissedildiği Tekirdağ, İstanbul ve çevresindeki diğer illerde ise hemen paniğe kapılan bazı vatandaşlar, binalardan dışarı çıktı. Herhangi bir maddi hasar ya da yaralanma bildirilmemesi ise sevindirici bir ayrıntı oldu.
Depremin ardından, sismologlar ve jeologlar ailelerine ve halkına depremler hakkında bilgi vermek için seferber olduklarını belirtti. Uzmanlar, sarsıntının büyüklüğünün yanı sıra sıklığı konusunda da dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Yıldız Teknik Üniversitesi Jeofizik Bölümü uzmanlarından Prof. Dr. Ahmet Çavdar, "Bu büyüklükteki depremler, altındaki fay hatlarının hareketlenmesi sonucunda meydana gelir. Marmara bölgesi, özellikle İstanbul'un batısında bu tarz depremlerin sıkça yaşandığı bir bölgedir. Dolayısıyla, daha büyük bir depremin olma ihtimali her zaman vardır" şeklinde açıklamalarda bulundu.
Deprem sonrası halkın bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Çavdar, "Eğer deprem anında ne yapacağınuzu biliyorsanız, olası bir vakada yaşanacak hasar oranı büyük ölçüde azalır. Depreme hazırlıklı olmak, yıkımları önleyecek en önemli unsurlardan biridir" dedi. Uzmanlar, ayrıca deprem çantası hazırlamanın, aile bireylerinin yapacağı acil durum tatbikatlarının ve ev güvenliği önlemlerinin alınmasının önemine dikkat çekti. Bu tür eğitimlerin ve hazırlıkların, olası bir büyük depreme karşı toplumun dayanıklılığını artıracağı kaydedildi.
Marmara Denizi'nde yaşanan bu depremin ardından, insanların depreme hazırlık konusunu yeniden gözden geçirmesi gerektiği bir gerçek. Aniden gerçekleşebilecek doğa olaylarına karşı hazırlıklı olmak, her zaman için hayati önem taşıyor. Uzmanlar, toplumsal anlamda bu konuda farkındalık yaratmanın, gelecekte yaşanabilecek olumsuz etkilerin en aza indirilmesinde etkili olacağını belirtiyorlar. Yaşanan bu 3 büyüklüğündeki deprem, Marmara'nın ve özellikle İstanbul'un deprem gerçeğini bir kez daha göstermiş oldu. Tıpkı geçmişte yaşanan büyük depremler gibi, halkın bu olaydan ders alarak, eğitim alması ve bilinçlenmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Marmara Denizi'nde meydana gelen depremin, bölgedeki sakinler üzerinde oluşturduğu etkiler henüz tazeyken, uzmanların görüşlerine kulak vermek ve hazırlığımızı artırmak en doğru yaklaşım olacaktır. Bu nedenle, depremle ilgili bilgilere ulaşmak, tatbikatlar yapmak ve bir acil durum planı oluşturmak, her bireyin sorumluluğudur. Unutmayalım ki, deprem her an gerçekleşebilir ve bu gibi büyüklükteki sarsıntılar, gelecekte olabilecek daha büyük depremler için bir uyarı niteliğindedir.