Otizm spektrum bozukluğu (OSB), bireylerin sosyal etkileşimlerinde, iletişim becerilerinde ve sınırlı bir ilgi alanında zorluklarla karakterize edilen nörogelişimsel bir durumdur. Araştırmalar, otizmin erkek çocuklarında kızlara oranla yaklaşık dört kat daha fazla ortaya çıktığını göstermektedir. Peki, bu cinsiyet farkının arkasında yatan nedenler nelerdir? Bilim dünyasında bu konuda birçok hipotez geliştirilmiştir. Bu yazımızda, erkelerin otizm spektrum bozukluğuna daha duyarlı olmasının arkasındaki olasılıkları derinlemesine inceleyeceğiz.
Erkek ve kadın beyinleri arasında yapısal ve işlevsel farklılıklar bulunmaktadır. Olası hormonal farklar, erkeklerin beyninin gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Androjen hormonlarının, özellikle de testesteronun, beyin gelişiminin bazı yönlerini etkileyebileceği düşünülmektedir. Bu hormonlar, erkeklerin sosyal yeteneklerini ve duygu yönetimlerini etkileyebilir. Bazı araştırmalar, yüksek androjensel durumların beyinde otizmle ilişkili gelişimsel değişikliklere neden olabileceğini ortaya koymaktadır. Örneğin, testesteron seviyelerinin yüksek olduğu gebelik dönemlerinde doğan erkek çocukların otizm geliştirme riskinin arttığı gösterilmiştir.
Otizmin genetik temelleri, araştırmaların odak noktası olmuştur. Genetik varyasyonlar, bireylerin otizm spektrum bozukluğu geliştirme riskini etkileyebilir. Çalışmalar, aile geçmişi olan erkek çocukların daha yüksek risk altına girdiğini göstermektedir. Bunun yanı sıra bazı genetik değişikliklerin, erkeklerin otizme daha duyarlı hale gelmesinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Örneğin, bazı X kromozomu üzerinde bulunan genlerin otizmle ilişkilendirildiği saptanmıştır. Kız çocukları, bu genetik varyasyonların bir kısmına daha dayanıklı olabilir, çünkü kadınların iki X kromozomuna sahip olması, potansiyel genetik hataları telafi etme fırsatı sağlar.
Özellikle bu noktada dikkat çekici olan, erkek çocuklarda sık görülen belirli kalıtsal hastalıkların ve genetik sendromların, otizmle ilişkili olabileceği yönündeki gözlemlerdir. Genomik çalışmalar, erkeklerde daha fazla genetik varyasyonun ve hastalık durumunun olduğunu göstermektedir. Üstelik otozomal baskın ve otozomal resesif kalıtımın otizmle ilişkili genlerde farklılık göstermesi de, erkek çocukların bu hastalıklara karşı duyarlılığını etkileyen bir faktör olarak öne çıkmaktadır.
Sonuç olarak, otizm spektrum bozukluğu, karmaşık ve çok boyutlu bir durumdur. Erkek çocukların, genetik, hormonal ve nörogelişimsel farklılıklar açısından daha fazla risk taşıdığı bilimsel bir gerçektir. Bu bağlamda, araştırmaların sürmesi ve toplumsal farkındalığın artması, otizm konusunda daha iyi anlayış ve destek sağlamada önemli bir yol açacaktır.